Ahkâma Takılı Kalıp İslâm’ın Özünü Unutmak

Sadece şu konuya değinmek istiyorum. Ahkâm, Peygamber Efendimizin risaletinin son kısmıdır. Doğru anlaşıldığı taktirde, risaletin çok önemli bir parçasıdır.

Biliyor musunuz Kur’an-ı Kerim’in 6666 ayetinden kaç tanesi ahkâm hakkındadır? 500 mü?
Bunlar arasından kaçı muhkem ve açıktır? Çok çok azı.

Kur’an-ı Kerim’de en az üzerinde durulan birşey günümüz müslümanının takıntısı olmuştur. Görebiliyor musunuz? Müslümanın şimdiki zihniyeti şöyle diyor;

“Tam ‘hazırol’da duramasam ve hafif yerimden kımıldasam tekbiret’ül ihram’ım kabul olmaz.”

Ama namazından sonra Müslüman, daha iyi birisi olmuyor. Hâlâ dolandırıyor, yalan söylüyor, küfrediyor, lanet okuyor…

Elbette Müslüman ellerini sürekli geriye sallasa ve Allah-u Ekber dese (namaza öyle başlasa) ve namazından sonra daha iyi bir insana dönüşürse, o kımıldadığı namaz; put gibi durup anlamsızca kıldığı namazdan daha iyidir.

Müslümanın şimdiki ahkâm takıntısı, şekle takılı kalmaktır. Ve İslam’ın özünü ve mânâsını tamamen unutmuştur.

Bu konuda değinecek başka meseleler de var, ama bir örnek daha vereyim. Müslümanın hâli ne şimdi? Aynaya bakıyor ama aynanın içine bakmıyor. Aynayı temizleyip cilalamaya başlıyor hemen. Ama aynanın içine bakması gerektiğini unutuyor. Ki aynanın asıl fonksiyonu budur.

Müslüman namazını, namaz kılmış olmak için kılıyor. Müslüman Kâbe’yi tavaf etmiş olmak için tavaf ediyor.

Müslüman artık bir anlam ifade etmeyen şeyleri yapıyor. Mesela; yüzbinlerce hayvanı bir yerde kesiyor, aralarında yürüyoruz. Kan havuzu dizlerimize kadar geliyor. Ve diyor ki, kurbanı illa burada kesmeliyiz. Ama bu ne amaca hizmet ediyor? Hacc’da bu ne amaca hizmet ediyor?

Müslüman aklı şeytan’a vurmaya o kadar takıntı yapmış ki; ortadaki sütuna vurmak zorundaymış gibi. Ama farkında değil; Peygamber Efendimiz (s.a.a) zamanında sütun filan yoktu! Farkında değil ki; Peygamber Efendimiz (s.a.a) zamanında sütun filan yoktu! Ve ortadaki sütuna vurmak zorundaymış gibi hissediyor. Ama farkında değil! İçinde şu niyeti etmeli ki; Ey Allah’ım! Ben bu taşı sembolik olarak atıyorum ki; bana tüm eksikliklerimi gidermede yardım edesin. Ben öfkemi konrol edemeyen biriyim. Bu sebeple bana yardım et. Ben bilinçli olarak öfke sorunuma karşı koymak istiyorum. Ama bunların yerine illa ortadaki sütuna vurursam tamamdır diye düşünüyor. Başka bir yere düşerse; “Amanın! Tekrar atmalıyım.” Ve böylece 7 taş atmak yerine 20 taş atıyor. Peki bu 20 taş sana birşey kattı mı? Değil mi?

Günümüz Müslümanı… Konuya kısaca değineceğim. Günümüz Müslümanı kırbaçla hareket ediyor. Gerçekten!

İslam yüce insanlar içindi. Şeref ve izzet sahibi insanlardı. Değil mi?

İbn-i Arabi, teklif (büluğ) çağına erince, şirin (tatlı) dağıtmış. Niçin diye sormuşlar.

Cevap vermiş; Artık Rabbim tarafından mükellef ve sorumlu olarak kabul ediliyorum. Artık Rabbim beni dikkate alacaktır. Şimdiye dek Rabbim bana teveccüh etmeyecekti. Artık o kadar mutluyum ki… Çünkü Rabbim kendisi ile konuşmama değer verecek.

Ama günümüz Müslümanı ise, çocuğunu; “Eğer namaz kılmazsan şöyle şöyle olacak” diye korkutuyor.

Yüce insanlar ve mukaddes ruhlar için gelmiş o Öz İslam nerede? Kırbaçla, zorla sürülen bu eşkiyaların sözde İslamı nerede?

Mukaddes insanların İslamıydı… Afedersiniz sert ifade kullandım. Salavat getirelim.

Allahumme salli alâ Muhammed ve âl-i Muhammed.

Şeyh Arif Abdulhuseyn

Loading

İlgili Paylaşımlar

Leave a Comment