Muttakilerin önderi İmam Ali’nin (a.s.) Nehcü’l-Belağa’da zühdün tarifini yapan bir cümlesi vardır. Bundan daha iyi bir tarif yapılamaz. Zühdün tarifini İmam Ali’den (a.s.) almak gerekir. O şöyle buyuruyor: “Zühd, Kurân’ın iki cümlesi içindedir.” 1
Yani zühd şu kuru kutsal oyunları oynamak, ruhtan yoksun birtakım hareketleri yapmak vs. değildir. Zühd, insanın ruhuna bağlıdır. Nitekim Hadid Sûresi’nde şöyle buyruluyor:
لِكَيْلَا تَأْسَوْا عَلٰى مَا فَاتَكُمْ وَلَا تَفْرَحُوا بِمَٓا اٰتٰيكُمْۜ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ
“Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allah’ın) verdikleri dolayısıyla sevinip-şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp da böbürleneni sevmez.” 2
Yani eğer sahip olduğunuz dünyalık sizden alınmışsa buna üzülmeyin, dünya kederi sizi tutmasın. Eğer bir şeyiniz yokken, dünya birden bire sizin durumunuzu iyi yaparsa sevinmeyin, başka bir ifadeyle dünyanın tamamı elinizde olsa, onu sizden alsalar, hiçbir şeyi olmayan insan olun ve bütün dünyayı da size verseler, yine aynı insan olun. İmam Ali(a.s.), zühdü işte aynen böyle tarif ediyor.
Alıntıdır. Kaynak Kitap: Siret-i Nebevi’de Bir Gezinti, Ayetullah Murtaza Mutahhari, Önsöz Yayıncılık, s. 68